
HABER MERKEZİ
Oluşturulma tarihi: 24 Kasım 2025 15:13
Dünya, uzaydan gelen görünmez parçacıkların sağanağı altında yaşıyor. Bunlara “kozmik ışınlar” denir. Bilim insanları yıllardır bu parçacıkların enerjisini ölçerken gördükleri tuhaf bir detayı açıklamaya çalışıyorlar: Enerji grafiğinde 3 “PeV” (çok çok yüksek bir enerji düzeyi) civarında parçacık sayısı aniden azalıyor. Bu kırılma noktasına şekli diz eklemine benzediği için “diz” adı verilmektedir.
Bu “kozmik diz” 70 yıldır tam olarak çözülemeyen bir bulmacaydı. Çin’deki Büyük Yüksek İrtifa Hava Yağmuru Gözlemevi (LHAASO) şimdi bu gizeme güçlü bir açıklama getirdi: Öyle görünüyor ki, bu çok enerjik parçacıkların arkasında kara deliklerin oluşturduğu “mikrokuasarlar” adı verilen özel sistemler var.
KOZMİK DİZ NEDİR?
Kozmik ışınlar uzaydan gelen yüklü parçacıklardır. Enerjileri düşük olduğunda sayıları çok fazla olup, enerjileri arttığında sayıları azalır. Normalde bu azalma düzgün bir eğri izler. Ancak 3 PeV civarında beklenenden daha keskin bir kırılma meydana geliyor. Bu beklenmedik düşüşe “diz” adı verilir.
Bilim adamları uzun süredir bunun süpernova (patlayan yıldızlar) olarak bilinen kaynakların ulaştığı en yüksek enerji sınırını temsil ettiğini düşünüyorlardı. Ancak süpernovaların gerçekten bu kadar yüksek enerjilere ulaşıp ulaşamayacağı tartışmalıydı. Bu “diz bölgesini” hangi gök cisimlerinin doldurduğu belli değildi.
YENİ GALAXY HIZLANDIRICILAR
Yeni çalışmada gözler kara deliklere çevrildi. Bazı kara delikler yakındaki yıldızlardan madde çeker. Bu madde kara deliğe düştüğünde ısınır, hızlanır ve güçlü manyetik alanlara sahip, ince, çok güçlü jetler halinde iki kutuptan uzaya fırlatılır. Bu sistemlere “mikrokuasar” adı verilmektedir.
LHAASO, beş farklı mikrokuasardan çok yüksek enerjili gama ışınlarının ayrıntılı ölçümlerini yaptı: SS 433, V4641 Sgr, GRS 1915+105, MAXI J1820+070 ve Cygnus X-1. Özellikle SS 433’ten gelen radyasyon, etrafındaki dev bir gaz bulutuyla örtüşüyormuş gibi görünüyordu. Bu, kara delikten çıkan çok enerjik protonların gazla çarpışarak gama ışınları ürettiği anlamına gelir.
Bu sistemlerdeki parçacıkların enerjisi bilim adamlarının “PeV” adını verdikleri seviyelere ulaşıyor. Bu, mikrokuasarları Samanyolu içindeki doğal “parçacık hızlandırıcıları” haline getirir. Yani galaksimizde, bir bakıma CERN’e benzeyen ama çok daha güçlü, tamamen doğal hızlandırıcılar var.
LHAASO ayrıca kozmik ışınlardaki en hafif ve en yaygın parçacık türü olan protonların enerji dağılımını da çok hassas bir şekilde ölçebildi. Ortaya çıkan grafik, diz bölgesinde yumuşak bir geçiş yerine çok yüksek enerji bileşeninin bulunduğunu göstermektedir. Bu durum farklı enerji aralıklarında farklı kaynakların devreye girdiğini göstermektedir.
Sonuç olarak düşük enerjilerde süpernovaların, diz çevresi ve üstü enerjilerde ise kara delik jet sistemlerinin daha baskın olduğu ortaya çıktı. Bilim insanları, bu ünlü kozmik ışın “diz” yapısını ilk kez doğrudan belirli bir tür gök cismine (kara delik jetleri) bağlayabildiklerini söylüyor. Bu, hem kozmik ışınların kaynağı hem de kara deliklerin evrendeki aşırı fiziksel süreçlerdeki rolü açısından önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.
